HZ.İSA’NIN DOĞUM GÜNÜ MÜ DEMELİ ? YENİ SENE Mİ ? YADA SUSSAK MI ACABA ?
Sevgili okurlar,
Bugün bildiğiniz üzere 31 Aralık 2016 Cumartesi, bu gece saat 23:59’dan sonra Tarih atacak ve 00:00 itibari ile 01 Ocak 2017 Pazar gününe merhaba diyerek, 2016’tıya da elveda diyeceğiz. Heyacanlı mısın? Derseniz, pekte heycanlı değilim. 2016’dan ne gördükte 2017’den ne bekleyelim modundayım açıkcası. Onca şehidimiz, ortadoğuda savaş, ülkemizde hain terör saldırıları, moral bozan onca igrenç haber ve sene 2017 olduktan sonra 2016’dan farklı sadece tarihin 2017 olması gibi durumlar silsilesi varken. Şayet, İllede birşey bekleyecek olursam oda muhakakki insanların huzurla, mutlulukla ve güven içerisinde yaşadığı mükkemel bir dünya olsa gerek.
Evet sevgili okurlar benim yeni yıla bakış açım budur. Ancak bu senelere kadar, geçmişte yeniyıl eğlenmek için sadece bir sebep oluyordu. Öyle gelmiş öyle gider modu varya öyle işte. Bu benim değerlendirmem, bu benim görüşüm. Fakat diğer insanlar nasıl düşünüyor ?
Hadi onları inceleyelim biraz, başlıktan da anlaşılacağı gibi benim anlattıklarıma zıt düşünen insan tabakalarıda var bu ülke de ve hatta global olarak dünyada varlar. Peki bunlar nelerdir ?
Sorular:
1- Biz
ecnebilerin kutladıkları gibi yılbaşını mı kutlayacağız ?
2-Hz. İsa’nın doğum gününü mü kutluyoruz ?
3- Yeni seneyi kutlamak külliyen günah değil mi? vs.vs.vs.
Bunu sayfalarca uzatabilirsiniz ama bu konunun özü olan üç madde budur.
Birincisi, Miladi ve Hicri olmak üzere 2 adet takvim vardır. Biri Güneş, Diğeri de ayın hareketlerine göre düzenlenen iki takvimdir. Hicri takvim, İslam ülkelerinde ve bizim ülkemizde örneğin; Ramazan ayının yer aldığı takvimdir. Miladi takvim ise, şuan kullandığımız ocak, şubat, mart vb. diyebiliriz. Şimdi burdaki amaç, bir ecnebinin meselesi değildir arkadaşım, bu mesele bir sene geri de kalmış kendine eğlenmek için sebep çıkarmaktır. Papaza gidip son 1 yılın günahlarını sildirmedik ya.
İkincisi Ya evet haklısın olabilir AMA Hz. isa o gün doğmuş. Onu kutlamış oluyoruz! Yahu arkadaş ben yanarım yanarım, benim şu güzide milletimin okuma, araştırma alışkanlığı olmadan, birşeye tam emin olmadan, kulaktan duyma doğrudur diye inanıp uydurmasına. Kardeşim Hristiyan dinene mensup bir arkadaş bile bunu kutlayacaksa şayet 25 Aralıkta kutluyor.Çünkü krismis denilen gün 25 Aralıktır. 1 Ocak değil, hatta 1 Ocak islamla daha alakalıdır. Çünkü Mekke’nin fethi bu tarihte gerçekleşmiştir. Bugünün Hz. İsa ile bir ilgilisi yoktur kİ; olsa bile yine de bize iyi ki doğdun demek düşerdi. Biz böyle bir toplumuz.
Üçüncüsü Yeni seneyi kutlamak külliyen günah, yok kardeşim kutlamak külliyen olmasada günah değil. Şöyle ki, nasıl kutladığın esas burada, nasıl kutluyorsun ? Eğer inancın haram saydığı şekilde ise evet haram ama sen evinde 10dan geriye saydın diye günaha girmezsin. Bakın Osmanlı İmparatorluğunun son dönemde çöküşe gitmesinin en temel nedenlerin den bir tanesi, bağnazlık olmuştur. Neden biliyor musunuz ? Osmanlı, toprakları kazarak kazı çalışması yapacak, çalışmayı başlatacaklar ama bir karara varamıyorlar, karar şu toprağı kazarken, kazdığımız toprağı sağ tarafa mı atsak ? Sol tarafa mı ? İşte onca derdimiz varken bunlara takılıp kalırsak, işimiz yaş bizim.
Evet sevgili okurlar toparlamak gerekirse, kimseye zarar vermeden eğer akraba, eş dost bir araya gelip güzel yemekler yiyip, sohbet ediyorsanız bunda tuhaf bir durum yok. Ama Taksim’e çıkıp turistlere sarkıyorsanız iş kötü demektir. Mantık böyle işler sevgili okurlar.
Siz bu yazıyı okurken geri sayımın sonuna mı yaklaştık?, yoksa yeni senede mi ? okuma fırsatı buldunuz bilmiyorum ama keyifle her hafta sonu cumartesi günü fütursuzca beni takip eden, yazılarımı okuyan siz değerli okurlarım başta olmak üzere, tüm insanlık alemi için hayırlı güzel bir sene olmasını diliyorum. Haftaya görüşünceye dek, herşey gönlünüzce olsun..