GÜNDEMİ MEŞKUL EDEN, UYGULAMA İPTALİ !
Sevgili okurlar, hayatın tam da ortasından yada yada ortası demiyelim. Birazdan okuyunca daha iyi anlayacak olduğunuz başı ile sonundan bir konu ile geliyorum bu hafta huzurlarınıza. Son dönemlerde gerek çeşitli medya kuruluşlarından, gerekse halkın içinde çok çeşitli görüş ve fikirler duymuş olabilirsiniz. Bir kısmı devletimize çağrı yapıyor, yaz saati uygulaması geri gelsin, bir kısmı gelse de olur, gelmese de olur. Herkes bir felsefe ile duygu ile düşünce ile yoluna devam ediyor. Peki sevgili okurlar, sizce Yaz saatine geçilmeli miydi ? Geçilmemeli miydi ? İşte bunu inceleyeceğiz. Bunun içinde iki konuyu ele alacağız. Birincisi, elimizdeki istatistik bilgilere bakacağız, ikinci olarak ta halka yansıması ve etkisini ele alacağız. Tabi ki ön yargı oluşturmak istemem ama ben devlet böyle bir karar aldı ise mutlaka faydalı olduğunu yada başka bir ifade ile uygulamanın faydasız olduğunu düşündüğü için eyleme geçirdiğini düşünüyorum. Acaba öyle mi gerçekten ? Bunu okuyarak anlamanızı istiyorum.
Hadi buyrun bakalım;
İstatistik bilgiler ışığında, yaz saati uygulaması ilk baharda başlayıp, son baharın ortalarında biten ve 7 ay boyunca devam eden bir uygulamadır. Sonra tekrardan Normal saate dönüş yapılmaktadır. Yani biz bu doğrultuda bakarsak, tasarruf yapmak için geçtiğimiz yaz saatinde kaldık ve normal saate dönüş yapmamış oluyoruz. Bu 7 aylık uygulama ile 800 Milyon ile 1 Milyar kilovatsaat arasında elektrik tasarrufu yapmış oluyoruz. Yani yaz ayında Güneş doğum ve batım saatlerinde aynı tasarrufu sağlamaya devam edeceğiz anlamını taşıyor.
Türkiye 26° ve 45° doğu meridyenleri arasındadır. Türkiye’nin en doğusu ile en batısı arasında 19 meridyen bulunduğu için en doğusu ve en batısı arasında 1 saat 16 dakikalık zaman farkı vardır. Türkiye Doğu Avrupa Zaman Dilimi’ndedir. Türkiye 30° doğu meridyeninin saatini kullanır. Bu nedenle Türkiye’de Eşgüdümlü Evrensel Zaman+2 (UTC+2) kullanılır, yani Türkiye saati UTC’den iki saat ileridedir. Yaz saati uygulaması ile Türkiye 45° doğu meridyeninin saatini kullanmaya başlar. Böylece saatler bir saat ileri alınır ve Türkiye saati UTC+3 olur. Yaz saati uygulaması (saatlerin bir saat ileri alınması) martın son pazar günü başlatılır ve ekimin son pazar günü bitirilir. Böylece yılın 5 ayında geri saat (UTC+2), 7 ayında ise yaz saati (UTC+3) kullanılır. Yani mantık olarak bakarsak, Tasarrufumuzdan bir şey kaybetmiş değiliz. Hatta Türkiye’nin geçmişine bakarsak, 1965-1972 seneleri arasında daha önce de askıya alınmış ve daha sonrasında aralıksız olarak devam etmiştir. Ancak 2008 yılında Enerji Bakanlığı uygulamanın kaldırılmasını GMT+2,5 zaman diliminin oluşturulup sabit bir vaziyette kullanılmasını önerdi fakat o dönemde herhangi bir ilerleme olmamıştı.
İstatistiksel olarak olaya baktığımızda, esasen tasarruf edilmeye devam edildiğini görüyoruz. Peki bunun halka yansıması nedir ?
İşte bu nokta sayılar kadar net değil, biraz daha göreceli. Şimdi vatandaş saatler kış(normal saat)’e geri alınmadı. Bu sebeple sabah işe giderken, hava karanlık oluyor ve biz işe giderken siyah giyen insanlardan korkar olduk. Birilerine çarpma tehlikemiz var diyor. Bir başka vatandaşta diyor ki ama sabah karanlık gitmezsen, akşam karanlık gidersin. Elektik Tasarrufunda, yolda geçen süreden ziyade meskenlerde ki sürenin tasarrufu daha önemli diyor. Aslında saati değiştirmemek dahi daha tasarruflu olabilir diyor.
Bir vatandaş diyor ki, saatleri iyi ki de ileri almadık. Sonra millet gideceği yere geç kalıyordu. Öbür vatandaş ta diyor ki, kardeşim ben akıllı telefon kullanıyorum. Saatim otomatik kendini geri almış, bu sebepten dolayı ben yine gideceğim yere geç vardım. Düzen bozuldu. Anlayacağınız, her kafadan bir ses geliyor. Peki ne yapılmalı ? Doğru olan nedir ?
Bana soracak olursanız şayet; Ben aslında burada bir süredir gündemi gereksiz yere meşgul eden bir konuya nokta koymak için, köşeme bu yazıyı taşıdım. Öyle ya da böyle hayat devam ediyor. Bu vaziyette de tasarruf ediyoruz. İşimize bakalım, önümüze bakalım saygı ve sevgilerle haftaya aynı gün, aynı gazetede görüşmek dileği ile.