AŞKSIZ OLSUN, KALBİM NEŞE DOLSUN…!

Yine, yeniden hayatın içinden değil tam ortasından giriyorum.  Beni gerek gazetemizin resmi sitesinden, gerekse bizzat gazetemizi seçkin gazete bayilerimizden satın alarak takip eden o güzide insanlar, gördüm ki zenginmiş, fakirmiş, halkmış, kralmış kimseyi takmamış namus.

X arkadaş, 3 yıllık evli hergün aynı pilav mı yenir diyor ? ve ekliyor/eklemiyor ama felsefesi şu benim kadınım evde elimin altında dursun ben yine istediğimi yapayım.

Başka bir X arkadaş dünya güzeli sevgilisi var, ama olsun neden bir tane daha olmasın? diyor.

Bambaşka bir X arkadaş ise düzenli sevgilisi yok, birgün Y ile bir gün Z ile birgünde başka birisi ile birlikte olmak istiyor. Buda yetmiyor! Sokaklarda birbirleri ile yakınlaşmalar daha fazla örnekleme yapmak istemiyorum.

                Maalesef Türkiye’de yaygınlaşmış erkek felsefesi, hatta bazı bazı bayan felsefeleri de bu yönde ilerlemektedir. Aynı mahalle, iş arkadaşlığı, gece kulübü, her hangi bir branş ile ilgili kurstan veyahut okuldan tanıdığı insanları saymaz isek şayet, bu işin bağını bağlantısını kuran en temel merkez SOSYAL MEDYA’dır. Sosyal medya o den ile gelişmiştir ki, hiç kimse çekinmeden utanmadan, en naçiz fotoğraflarını bile paylaşıyor. Peki neden ? ee çünkü filancalar falancalarda paylaşıyor. Ne olacak ki ? ee sonra ne oluyor? Herkes birbirinden cesaret alarak, birbirine ilerliyor.

                Maalesef ama maalesef mantık bu yönde rücu ediyor. Ben siz değerli okuyucularıma çok azını anlatabiliyorum, yoksa Hayatın İçinde konuşuyoruz, okuyoruz, duyuyoruz ve üzülüyoruz. Aşk yok kalmamış artık, eğleneyim, mutlu olayım, kalbim neşe dolsun, isterse aşksız olsun!! felsefe bu.

Peki bizi bu hale getiren nedir ? Ne oluyor bize ? Nerede Osmanlı kültürü ? Nerede Türk örf ve adetleri ? İnançlarımız ? Maalesef herşey lafta kalıyor, herşey sözde kalıyor. Bunun temel sebebi de artık insanın, insana güveni kalmamış, duygular yavaş yavaş yok olmuş, vicdanımız kalmamış, aaaman dercesine yaşıyor insanlar ve tabi gelişen teknoloji ile birlikte internetin ve yazılı, görsel medyanın toplum üzerindeki etkileri.

Ben soruyorum şimdi, nerede o balkondan balkona bakan, iç titreten güzide aşklar ? Ele ele tutuşurken içi kıpır kıpır eden gençler ? Artık kafede oturmanın değil, elini tutmanın bile yetmediği bir dönemdeyiz.

Üzülüyorum hem de çok üzülüyorum. Anne, babalarımız gibi kutsal ve hayallerimizi süsleyen o aşkları hiç yaşayamama ihtimalimizin her geçen gün daha da arttığını gördüğüm için, Maalesef artık “Aşksız Olsun Kalbim, Neşe Dolsun” demek zorunda kalabileceğimiz için…….

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz