SANDIK

Sevgili okurlar yarın 16 Nisan Pazar günü ve Referandum var ve bu haftaki yazımı sizler için “SANDIK” üzerine kaleme aldım. Bakın bu konu önemli bir konudur.
Belki de 4 ayı geçkin süredir yazarı olduğum, Usta gazeteci ve başarılı iş adamı Sayın Engin KÖKLÜÇINAR beyin, sahibi olduğu Yenigün Gazetesinde ki en ciddi
yazılarımdan bir tanesidir.

Değerli okurlarım, ben objektif bir yazarım size evet veya hayır demelisin demem. Ülkemin, milletimin çıkarına hangisi ise o olsun derim. Zaten bu haftaki
konumuzda, evet veya hayır demeniz üzerine de değil. Bu hafta ki konumuz “SANDIK” üzerinedir. Bu haftaki konumuz, sandığa gitmemiş ama gitmemesine rağmen
ahkam kesenler, konuşanlar üzerinedir.

Bakınız istanbulumuzun bir ilçesini ele alalım. Bu ilçe de Bakırköy olsun, çünkü Bakırköy’de seçime ramak kala çok farklı bir hamle yapıldı. Türkiye’de
yüksek oy oranına sahip bir siyasi parti, bakırköyün her sokağına bu sokakta 200, bu sokakta 150 ve benzeri şekillerde rakamlar vererek geçen seçimde oy
kullanılmadı dedi ve OYUNUZU KULLANIN! Şeklinde pankartlara eklediler.
Son 1 Kasım Genel seçimlerinde oy kullanım oranı %75 civarında kaldı. Bir önceki koalisyon tartışmalarının olduğu 7 Haziran seçimlerinde ise katılım %83 olmuştu.
1 Kasım tarihinde ise oy kullanmayan seçmen sayısı, tam 14 Milyondu. Bakın %8’lik bir oran İktidar, muhalefet ilişkisini nasıl değiştirebiliyor ?
Evet verecek olan vatandaşlarımız içinde söylüyorum, Hayır verecek olan vatandaşlarımız için de söylüyorum bunu. Evet diyerekte, Hayır diyerekte sizler
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kaderini ve geleceğini belirleyeceksiniz. Bakın rakamlarla ilerlerken sizlerlerle gezici anket şirketinin bir araştırmasını
paylaşacağım. Gezici’ye göre, bu referandumda kilit rolü, sandığa gitmeyecek yüzde 17’lik seçmen kitlesi oluşturuyor. Çünkü gitmeyememeye yakın duran bu yüzde
17 lik kısmın %75’i Hayır cephesini oluşturuyor.

Hayır cephesinde ülkenin gidişatından rahatsız olan biri bile sandığa gitmiyor? Peki niye?

Çünkü, kişilerin çok sayıda başarısızlıklar yaşayarak, olayların kendi kontrolünde olmadığını, o konuda bir daha asla başarıya ulaşamayacağını düşünüp
tekrar deneme cesaretini kaybetmesidir. Oysa bu çaresizlik duygusundan çıkıp sandığa gitse, onların zaten yüzde 75’i “Hayır” diyecek.

Evet cephesinde de sandığa gitmeyecek olan bir kitle var. Peki inandığı ideoliji içi neden sandığa gitmiyorlar?

Oranı %25 olan bu kesimin sandığa gitmeme sebepleri ise, nasıl olsa zaten evet çıkacak. Benim gitmeme ne gerek varki? sorusundan meydana geliyor.

Sevgili okurlar, bu seçim bıçak sırtı geçecek gibi gözüküyor. Evet’de çıkabilir, hayırda çıkabilir. Ancak, çok önemli birşey var. Vatandaş olarak,
“SEN NE ÇIKSIN İSTİYORSUN” işte soru budur. Ne istiyorsan sandığa git ve oyunu kullan. Vatandaşlık görevini yap. Ben evet yada hayır demiyorum.
Sadece görevini yap. İstemediğin bir sonuç çıkarsa da mızmızlanma. Sözüm yazlıklarını bırakamayanlara, evinde oturup üşenip gitmeyenlere, seçimden banane diyenlere,
benim gitmemle birşey değişmez diyenlere. Onlar hiç merak etmesinler, değişir, değişir hep birlikte evet’le de, hayır’la da çok şey değişir. Şimdi yarın sabah
gözlerimizi açıyoruz ve ilk işimiz gidip inandığımız, doğru bulduğumuz tarafa EVET veya HAYIR’a oy basmak oluyor. Oy kullanmayacak mısın? O halde, durum hoşuna
gitmezse de susacaksın. Ancak ben Türkiye’deki birçok vatandaşımızın, bu seçimde fazlası ile sandıklara rağbet edeceğini düşünüyorum. Haftaya görüşünceye dek kalın sağlıcakla.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz