ÖYLE OLMAZ! BÖYLE OLSUN!

Sevgili okurlar, bu haftaki konumuz Türkiye üzerinde ki etkin, kültürel ve inanç bakımından ayrışmaları konu almak üzerine olacaktır. Uzun zamandır değinmek istediğim okurken keyif alacağınız yazı dizimize başlamadan önce sizlere bir sorum olacak. Ön yargılarınız var mıdır? Eğer bu tarz bir yargıya sahip iseniz lütfen önce onu geri plana atınız ve öyle okumaya devam ediniz.

Bakınız size İstanbul da yaşanan herkesin de çok iyi bildiği bir olayla başlayacağım, otobüste seyahat eden bir hemşirenin, şort giyerek otobüse binmesinden dolayı bir şahıs tarafından uçan tekmeye maruz kalması meselesi. Seneler önce Ülkemiz de başı örtülü olduğu için Üniversiteye giremeyen öğrencilerimiz. Mezhebinden dolayı, karşısındaki insana direk ön yargı ile bakma meselesi. Irkından dolayı aşağılanmış olan kardeşimiz. Engelleri olduğu için toplum tarafından önemsenmemek bir yana devletin ona verdiği imkanları bile gasp etme, onun asansörünü kullanma meselesi ya da onlara ayrılan otoparkları kullanmak. Ekonomik durumu kötü olduğu için ikinci sınıf görülen arkadaşımız. Yada ya da yolda düz yürürken ayağı taşa takılan adama baka baka, 2-3 aklı sorunlu kahkahalar atan insancıkların meselesi.

Evet bunları böyle ard arda fütursuzca sırlayabiliriz ama bunlar en belirgin, en net olanlarıdır. Şimdi bu yazılanları bir kenara fırlatıyorum ve hikayeye bambaşka bir açıdan bakıyorum. Siz Türkiye’de şort giyen 1 değil, 10 değil, 100 kişiyi hırpalasanız 80 Milyon insanı tek tip yapamazsınız. Mini etekle üniversiteye alırken başı kapalı kardeşimi üniversiteye sokmazsanız, adil ve demokrat olamadığınız gibi ülkemize faydalı davranmış olamazsınız. Mezhebinden dolayı, birilerine ön yargı ile bakarsanız bütünleşme ile ilerleme kaydedemezsiniz. Engelleri olan kardeşimize saygı duyup topluma kazandırmazsanız, ülkemizin gücüne güç katamazsınız. Ekonomik durumu kötü veya işsiz birine iş yada en azından yol gösterme gibi bir tavra girmezseniz hayata ve insanlığa olan faydalarınızdan bir tanesi sekteye uğrar. Taşa takılan adama gülerseniz ya siz de bir gün bir taşa takılır düşersiniz yada o taşa takılan adam o taşı kafanıza fırlatır.

Sevgili okurlar, bakın olay çok basit yazının ana fikrini amacınızı anlamanız çok önemli, Avrupa yakın vakte kadar, karanlık bir çağ yaşıyordu. Amerika siyahi vatandaşlarına otobüsün arkasında gitme zorunluluğu getirmişti. İsrail halkı kölelik görmüştür. Ancak Avrupa şuanda insan hakları mahkemesi ile dünyanın en adil yargı mekanizmasına sahip konumdadır. Amerika’da bir siyahi devlet başkanı olmuştur. İsrail kölelikten, krallığa doğru çok büyük ekonomik sermayeler oluşturmuş. Yani sevgili okurlar anlayacağınız şu ki; insan hayatında ki tecrübelerde olduğu gibi, devlet ve millet genelinde hatalar olabilir. Ülkemizde yaşanan olaylar bir yönü ile ülkemiz için talihsizlik olarak görülebilir. Ancak ne yaşarsak yaşayalım bunlar bizi, gelecekte daha demokratik, daha mantıklı bir yaşam biçimine itecektir. Şuanda ülkemizde sağ sol olayları yok mesela neden? Çünkü insanlar zararlarını gördü. 15 Temmuzda darbe olurken, millet darbenin ardından gelen sorunları öyle iyi anlamış olacak ki, tankların altına yattılar. Yeter ki olmasın bu darbe diye.

Evet işte bu nokta da sevgili okurlar, bizlere düşen nedir? Önce ön yargılı olmayacağız. Sonra saygı duymasını öğreneceğiz. Sonra birbirimizi severek, bütünleşerek ülkemize ve hayata bir şeyler kata kata daha ileriye ilerleyeceğiz. Çünkü ayrışarak ve savaşarak hep olduğumuz yerde kalırız veya geriye doğru gideriz. Haftaya görüşünceye dek saygı ve sevgilerle.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz