EĞİTİM ŞART!
Değerli okurlar, bildiğiniz üzere sadece gazete de yazı yazmıyorum. Aynı zamanda, günümüz koşullarına ayak uydurmak ve ticari başarılarımızı daha ileri çekmek adına bilgisayarda kod yazmakla, geliştiricilikle de uğraşan bir yazılımcıyım. Yazılım alanındaki başarılarımı grafikte de yakalamak istedim ve bir grafikerlik kursuna yazıldım. Dersimizin ilk günü tüm sınıf tanışma amacı ile tek tek kendini tanıtması ile bu hafta ki yazım bir anda doğmuş oldu. Neden doğdu biliyor musunuz? Çünkü değişmesi, güncellenmesi, yenilenmesi gereken şeyler olduğunu düşündüm o an ve dedim ki ben bunu bana ayrılan köşeden kamuoyu ile basın ile paylaşmalıyım.
Bakınız, aslında isimleri burada vererek tek, tek ifşa etmek en doğrusu olurdu ama yine de yapmayacağım bunu. Yüzeysel olarak söyleyeceğim, bakın kimileri 2 yıllık, kimileri 4 yıllık üniversitelerin Grafik Tasarım bölümlerinden mezun olmuşlar. Her yıl da iki dönem olduğu için, bir fiil 2 sene olsa 4 dönem yapar. 4 Yıl olsa 8 dönem yapar. Bu öğrenciler her hafta 5 gün çeşitli saatler de ders alıyorlar. Bu hizmet için okullara, yekun ile para ödüyorlar. Bunlar özel ya da vakıf nasıl tabir edilirse, paralı üniversiteler. Hepsi için demiyorum, ama o sınıfta ki öğrenciler benim için örnek teşkil ediyor. Bu insanlar, oralara yekun ile para ödüyorlar ama gene gelip benimle para verip eğitim alıyorlar. Kendilerine tekrardan, neden? Sorusunu sorunca, Cevap; Üniversite yeterli değil. Sizce olacak iş midir bu, değerli okurlar?
Kesinlikle, keskin bir hayır! Bende özel bir üniversite den mezunum. Ancak, beni sektöre oldukça iyi hazırladığını ve bende oldukça iyi ufuklar açtığı kanaatindeyim. Orada alınan bir temel zeka vardı, yani sadece yazılım bilgisi değil, araştırma, geliştirme temelden başlayan niteliklerdir bunlar. Sonradan kazanımı zor. Bakın benim Üniversite’m ziyadesi ile iyi bir Üniversite idi. Ancak kötü üniversiteler de var. Hatta devlet okullarında da aynı şey geçerli. Sadece Üniversite de değil daha alt öğrenim durumları içinde bu geçerli. İşte devletimiz, doğrudan bunlara müdahale etmelidir.
Mesela Devletimiz bir müjde verdi ve Taşeron işçilerimiz Devlet Memuru kadrosuna alındılar. Vatandaşa verilen Fevkalade bir durumdur bu, harika bir gelişme. Peki, Devletimiz taşeronu kadroya alırken ne yapıyor? Sınav yapıyor ama sınavı nasıl yapıyor? Mesela adam demir ustası bizzat yaptığı işi ne ise o branş ile ilgili sorular soruyorlar. Hatta haberler de bu sınavlar için, hazırlık kitaplarını satan kişiler çıktı. Ne dediler? O kitaplardan soru çıkmayacak değerli vatandaşlarımız.
Peki, şimdi ben Milli Eğitim Bakanım başta olmak üzere, tüm öğretim görevlilerine soruyorum. Bir takım temel, Sayısal ve sözel bilgiler haricen gençlerimiz yetişirken öncelik doğrudan yaptığı işe yönelik değil. Çocuk temelden öyle bir yetiştirilmelidir ki, öyle bir seviyeye gelmelidir ki, ileri ki yaşlarda da üreten ve gelişen Türkiye’m için çok büyük temel taşları atsın.
Bakın Televizyonlardan neyi yasakladık? Sigara ve içki görüntülerini doğrudan kaldırdık. Daha öncesinde ise, küfürlü kelimeler kaldırılmıştı. Şimdi ben çok net söylüyorum, bugün akşam televizyon kanallarımızı oturup sizlerle beraber bir gezelim. Tamam, gözle görülür tak diye bir şey belki göremeyeceksiniz. Ancak, yayınları şöyle biraz inceledikten sonra bunlar faydalı yayınlar değildir demeyi bırakın, of ne kadar zararlıdır diyeceksiniz. Dizilerde bir kızın duruşu, konuşma biçimi, işlenen hayatlarda ki sorunlar, aklınıza gelebilecek en ince detay bile sizin yarınınızı, Ülkemizin yarınını etkiliyor arkadaş!
Bizim, tek bir noktadan değil, 0’dan 100 yaşına kadar tüm fertlerimizin eğitim ve kültür olarak daha ileri seviyelere gitmesini sağlamamız gerekmektedir. Çünkü başarı, eğitim ve kültür düzeyinden gelmektedir. Bizi diğerlerinden, bir adım ileri götürebilecek olan, aklımız, kültürümüz ve eğitim seviyemizdir. Sonrasında ise tüm başarıların art arta geleceğini göreceksiniz.
Her şeyini kendi üreten ve ürettiği gibi dışarıya da ihraç eden bir Türkiye seviyesine gelmek umudu ile hafta görüşünceye dek. Kalın Sağlıcakla.