11, 12 KASIM VE SONRASINDA ATATÜRK
Değerli okular, bu hafta sizlerle 10 Kasımın ertesi günü olan 11 Kasım, 12 Kasım ve hatta bir sonraki 10 Kasıma kadar olan süreci ne den ile anlamamız gerektiğini hissettirmeye gayret göstereceğim. Bildiğiniz üzere dün Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Milli Önderimizin vefat edişini üzülerek ve onu acı, hüzün ve özlem ile anarak yâd ettik. Konuya girmeden önce söylemek istediğim birkaç çift söz var. Öncelikle Mustafa Kemal Atatürk’ü sevmediğini söyleyenler, onu önderi olarak göremeyenler ama haram para yiyebilenler, kul hakkına girebilenler, her türlü günaha girip sonra da çekinmeden ülkenin başına gelen en güzel şeye hakaret edenler. Sizlere hitaben olacak bu birkaç çift sözüm soruyorum;
Bizim milli bayrağımız Kutsal sayılabilecek kadar önemli olan Türk Bayrağını, rüzgârlı bir havada dalgalandığını gördüğümüz de bile duygulandığımız o yüce bayrağı, yüce şehitlerimizin kanından ve o yüce kana yansıyan ay ve yıldızdan esinlenerek ülkemizi temsil amacı ile kabul eden kim?
Türkiye Cumhuriyeti İslam Devletidir ibaresini koyan, meclisi Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim ile açan kim? Annesi kapalı, babası hafız ve kendi de kuran-ı hatmetmiş olan Müslüman kim?
Bazıları diyorlar ya, Atatürk olmasaydı Osmanlı şöyle iyiydi, böyle iyiydi. Güzel kardeşim Osmanlı bizim gururumuz, Osmanlının devamı olan Türkiye Cumhuriyeti de bizim gururumuz. Şimdi bu zihniyette ki kardeşime soruyorum. Bir adam gelip, bir devleti yıkıp, yerine başka bir devleti mi kurdu sanıyorsun sen? Eğer öyle sanıyorsan vay senin haline arkadaş! Atatürk kangren olmuş, kanser olmuş bir hasta misali, işgal edilmiş koskoca bir İmparatorluğu tekrar Misakı Milli sınırlarına yani kurulduğu dönem ki sınırlarına geri kavuşturan adam olduğu gibi, Fransız ve İngilizler tarafından işgal edilmiş olan İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet Han’dan sonra ikinci kere fethini gerçekleştiren Komutandır arkadaş!
Atatürk, eğer 10 Kasım 1938 senesinde değil de 1948 senesinde vefat etseydi yani sadece bir 10 sene daha hayatta kalsa idi, Türkiye bugün 10 katı değil, belki 100 katı güçlü olurdu. Çünkü Atatürk’ün idealleri ve hala yapmayı planladıkları vardı. Bunlardan bir tanesi Misakı Milli sınırlarımız içinde olan Musul ve Kerkük’ü de tekrar Türkiye’ye katmak olacaktı. En son Hatay Suriye’den alınmış sıra oralara gelmişti. Düşünün, televizyonda, internette veya kitaplardan bildiğiniz üzere o dönemde aşırı derece de, kıtlık, yokluk ve fakirlik vardı. O savaşlar bu hallerde kazanılmış ve her şeye rağmen yine dik durulmuş ve bir müdahale olsa derhal gereği yapılacak şekilde yer alınmıştır. Peki neden? Çünkü Atatürk’ün ordusu bir İslam Devletinin ordusudur ve en büyük gücü İmandan oluşur. Ey arkadaş! ve böyle bir kumandan çiftçi milletin efendisidir diyor ve çiftçiye destek oluyor. Sanayileşme için yol haritaları çiziyor. Böyle bir beyin, böyle bir gücün siz 10 sene daha hayatta kaldığında ne olacağını tahmin edebiliyor musunuz? Ben ediyorum ve ettikçe heyecanlanıyorum.
Bakın bugün, ülkemiz de huzurla gezebiliyoruz. Suudi Arabistan daha kadınlara yeni araba kullanma hakkı tanırken Türkiye nerelere geldi ve nerelere doğru hızla ilerlemekte. Peki, bunlar kimin attığı temeller sayesinde oldu? Allah(c.c.)’ın izni ile Mustafa Kemal Atatürk’ün sayesinde oldu! Bunlar kabak gibi ortada gerçeklerdir arkadaş, ancak Siyonizm boş durur mu? Bir milleti, kendi ülkesini kurtaran adama düşman edecek tabi ki. Nasıl ki Müslüman, Müslüman kardeşini öldürebiliyorsa, aynı vatandan da yaşayan, aynı bayrağı savunan insanlar niye düşmesinler birbirine dediler. Bakın, Ortadoğu’da mezhepçiliği ortaya atıllar ve şuanda maalesef o ülkeler kaça bölünmüş vaziyette? Türkiye’ye Allah’ın izni ile hiç bir şey olmaz. Şöyle bir 70’ler, 80’ler, 90’lar ve 15 Temmuzlara doğru bakın. Yıkabildiler mi? Hayır yıkamadılar, yıkamazlar. Ama yıkamasalar da ne yapıyorlar biliyor musunuz? Bizi kutuplaştırarak, boş şeyleri düşünmeye sevk ediyorlar. Peki, sonra ne oluyor biliyor musunuz? Olduğunuz yerde sayıyor, bir adım ileri gidemiyorsunuz. Elin gâvuru, en iyi telefonu yapıyor, en iyi otomobili sana satıyor. Dolayısı ile arkadaş ne yapacağız? Böyle bir coğrafyada böyle bir devlete sahip olduğun için önce Allah’a hamd edeceksin, sonra da hasta yatağa düşmüş olan vatanına şifa gibi gelen komutan olduğu için Atatürk’e teşekkür edeceksin. İsteseydi kendini kral, padişah ilan edebilecekken hayatını sadece devletine, milletine adamış adam. Allah(c.c.)’ın rahmeti üzerine olsun, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) komşusu olsun.
Değerli okurlarım, konun özünü toparlarsak Atatürk’ü sadece bir 10 Kasım’a sıkıştırmak, haksızlık ve nankörlük olur. Her günümüzü, minnet borcumuz olan Atatürk’ü hissederek ve onun ne demek istediğini anlayarak geçirmeliyiz ve ondan edindiğimiz kazanımları muhakkak ki devam ettirmeliyiz. Haftaya görüşünceye dek, Atatürk ile kalın, sevgi ile kalın, hoşça kalın.