BU HAFTA; TÜRKİYE’NİN EN MUTLU ŞEHRİ OLAN “SİNOP” İLİMİZ DEYİZ

Sevgili okurlar, Sinop ilimiz ile ilgili yazıma başlamadan önce belirtmek isterim ki, Sinop sahili ve plajları azımsanmayacak kadar güzel. Ayrıca Sinop’a geldi iseniz mutlaka Sinop mantısı yemenizi tavsiye ediyorum. Birde, bir akşam yemeğinde balık lokantalarını tercih edebilirsiniz. Yazının ilerleyen yerlerinde Ünlü sanatçımız Edip Akbayram ile Sinop arasında ki bağlantıyı anlatacağım. Ama öncesinde Sinop ilimiz hakkında biraz bilgilenelim.

İlin yüzölçümü 5862 km² olup il bu yüzölçümüyle Türkiye coğrafyasının %0.8′ ini kaplar. Batısı Kastamonu, güneyi Çorum, güneydoğusu Samsun illeri, kuzeyi ise Karadeniz ile çevrilidir. 475 km uzunluğundaki sınırlarının 300 km’ si kara, 175 km’ si ise deniz kıyısıdır. Başta Merkez olmak üzere Sinop’un 9 ilçesi bulunmaktadır. Bunlar Boyabat, Ayancık, Gerze, Türkeli, Durağan, Dikmen, Erfelek ve Saraydüzü’dür. Sinop’ta Nüfusun en yoğun olduğu bölge Merkez ilçesi, en az yoğunluk ise Saraydüzü’nde vardır. Ortalama 207.000 kişi civarında, Sinop geneli nüfus yoğunluğu bulunmaktadır. Sinop eski çağlarda birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Karadeniz’in tek doğal limanı olan Sinop Antik çağlarda Karadeniz’in en önemli limanı olma özelliğini taşımaktadır. Uzun yıllar boyunca Hitit, Frig, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu, Candaroğlu ve Osmanlı Devleti hakimetinde kalan şehrin en eski adı Sinope’dir. Karadeniz iklimine sahip olan Sinop, yılık büyük bir bölümü nemli ve yağışlıdır. Mevsimler arası çok fazla bir değişiklik olmayan Sinop genel olarak Rüzgârlı bir ilimiz ancak, yaz aylarında rahatsız etmeyen ılıman bir iklimi var.

Sevgili okurlar, başlıktan da anlayacağınız üzere Sinop ülkemizin en mutlu ili seçildi. Bu tespiti yapan kurum TÜİK’tir. Sağlık ve alt yapı çalışmalarında birçok ilimizin altında kalan Sinop’ta en mutlu insanların yaşadığı Tüik araştırmaları sonucunda tespit edilmiş. Sinop ile ilgili bir dikkat çekici nokta ise Trafik lambası olmayan tek şehrimiz. Peki, Sinop ilimiz de neden hiç Trafik Lambası yok? Sinop’ta 1998 yılında İl Trafik Komisyonu’nca ulaşımda aksamalara neden olduğu gerekçesiyle trafik ışıklarının kaldırılmasının ardından aradan geçen 20 yıllık sürede Sinoplular trafik ışığına gerek duymamışlar. Sinop’ta kent merkezi dışında son iki yıldır sadece bir tane trafik ışığı olması Sinopluları da rahatsız etmemiş. Herkesin bir birine oldukça saygı gösterdiği Sinop’ta havası, denizi ve insanların ile oldukça huzurlu bir yaşam sunuyor demek yanlış olmaz. En azından yaz aylarında dahi olsa, Sinop’a gitmenizi ve Sinop’ta tatil yapmanızı tavsiye ederim. Çünkü Sinop’ta tatil ekonomik olacaktır, hem sakin, hem de Karadeniz ikliminin içinde doğal bir güzellik hissi verecektir. Maalesef bir öz eleştiri yapmam gerekirse, biz biraz markalaşmış şeylere düşkünüz. Magazinleşmiş, medyaya düşmüş veya belli bir elit kesim tarafından kullanılan ürün, satın alınan malzeme ya da gidip görülen bir yer bizde cazibe yaratıyor, maalesef bu tarz, kalıplaşmış bir algımız var. Ancak hayır, ben bunu külliyen ret ediyorum, bu yüzden ben Türkiye turnesini tercih ettim ve ülkemin 4 bucağına seyahat ederek her bölgesini gezdim. Bunu yaptığım içinde oldukça memnunum, şimdi gönül rahatlığı ile yurt dışı turlarına gidebilirim. Kimse bana sen şu ilimize gittin mi ki? Paris’e gidiyorsun diyemez. Dese de bir şey olmaz ama bence Paris reklamını dünyaya çok iyi yapmış bir yer. Gidip gördüğünüz zaman bir süre sonra İstanbul’un belli başlı yerlerinde geziyormuşçasına normalleşecektir. Bilemiyorum anlatmak istediğim, konuyu sizlere aktarabiliyor muyum? Sinop ve diğer illerimiz gezilip görülmelidir. Çünkü tatilin en güzeli, en kalitelisi, en eğlencelisi, kültür ve tarihin en güzeli bizim ülkemizde bunu kalben söyleyebilirim.

Şimdi yazımızın en can alıcı noktalarından bir tanesi olan, Edip Akbayram ile Sinop ilimizin arasındaki bağıntıya gelelim. Edip Akbayram’ın aldırma gönül isimli şarkısı Sinop’taki Eski Cezaevinde yazılmıştır. Bu dizeleri kaleme alan şahsiyet ise Yazar, Sabahattin Ali’dir. Sabahattin Ali 1932 – 1933 yılları arasında yattığı cezaevine siyasi düşüncelerinden dolayı girmiştir. İçeride de ideolojik düşüncülerini hissederek yazılar yazmaya devam etmiştir. İşte Sinop Cezaevinde yazdığı o şiir’den dizelerle devam ediyorum. “Başın öne eğilmesin, Aldırma gönül aldırma, Ağladığın duyulmasın, Aldırma gönül aldırma, Dışarda azgın dalgalar, Gelir duvarları yalar, Seni bu sesler oyalar, Aldırma gönül aldırma.” Şeklinde duygu yüklü dizeler devam ediyor. İşte bu dizeler ise daha sonrasında, hepimizin yakından tanıdığı sanatçımız Edip Akbayram tarafından seslendiriliyor. Sabahattin Ali’nin serbest bırakılmasının sebebi, 1933’te Cumhuriyetin 10. Yılı şerefine ülke genelinde af çıkartılıyor ve kendisini de o afta bırakıyorlar. Ancak sivri dilli toplumcu yazar, dönemin hükümetini eleştiren yazılar yazdığından tekrar gözaltına alınmak isteniyor. Fakat bu durum karşısında, kendisi derhal kaçmaya, hatta sınır dışına çıkmaya çalışıyor. Sınıra kadar gelmeyi de başarıyor, ancak yolu sınır bölgesinde kaçakçılarla karşılaşıyor. Orada kaçakçılarla girdiği diyalog neticesinde, yazarın sarf ettiği sözler kaçakçıların milli duygularını acıtmasından dolayı yazarımızı orada öldürüyorlar. Sevgili okurlar, ülkemizin değerli bölgelerinden bir tanesi olan Sinop’tan size yazacaklarım bu hafta da, bu kadar. Gelecek hafta durağımız Ordu ilimiz olacak. Ordu hakkında bilgi ve benim fikirlerimi okumak için mutlaka Gazetemiz Yenigün’de olun. Haftaya görüşünceye dek, esen kalın.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz